Kitabın Adı: Çağdaş Küresel Medeniyet
Kitabın Yazarı: Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı
Yayınevi: Dergâh Yayınları
Basım Yeri ve Yılı: İstanbul 2006
Sayfa Sayısı ve Kaçıncı Baskı Olduğu: 248 sayfa, 3. Baskı
Ş. Teoman Duralı’nın “Çağdaş Küresel Medeniyet” isimli eseri, Dergâh Yayınları tarafından yayınlanmış olup, Giriş, 5 bölüm ve kaynakça kısmından oluşmuş; haritalarla ve şekillerle görsel olarak zenginleştirilmiştir.
Sayın Duralı, kitabı niçin yazdığı sorusuna şu cevabı vermektedir: “Evvel emirde bütün insanlığı ve bizi çevreleyen, her şeyimizi belirleyen, içerisinde yaşadığımız Çağdaş Küresel Medeniyetin aslı, esası nedir; boyutları nedir, kaynağını nereden alır ve nereye uzanır, hangi değerleri savunur? Bu sorulara, felsefece sağlamlığı ve temellendirilmişliği olan cevaplar bulmaktan daha âcil ve daha hayatî bir ihtiyaç olabilir mi?”
Günümüzde “Çağdaş Küresel Medeniyet” dediğimiz oluşum, kaynağını “Yeniçağ Dindışı Avrupa Medeniyeti”nden almıştır. Bu oluşumun temelinde dini devre dışı bırakan, sermayeyi ve akılcılığı merkeze alan bir zihniyet vardır. Çağdaş Küresel Medeniyet, İngiliz Yahudi ittifakının bir ürünüdür, bu ittifakın kültür boyutunu İngilizler, mâlî sermaye boyutunu ise Yahudiler oluşturmaktadır.
Yeniçağ Dindışı Batı Avrupa Medeniyeti, Ortaçağ Hıristiyan Medeniyetine tepki olarak doğup gelişen bir medeniyettir. Yeniçağ Dindışı Batı Avrupa Medeniyeti İngiltere, Fransa, Felemenk mihverinde gelişmiş olan bir medeniyettir.
Yeniçağ Dindışı Batı Avrupa Medeniyetinin en temel vasfı, tarihte ilk defa dini reddeden bir medeniyet olmasıdır. Yeniçağ Dindışı Batı Avrupa Medeniyeti pozitivist, akılcı, maddeci, mekanik bir medeniyettir. Yani bu medeniyete göre her şey akla, deneye ve mekaniğe/makineye dayanmalı, din hayatın her alanından devre dışı bırakılmalıydı. Bu açıdan Yeniçağ Dindışı Batı Avrupa Medeniyeti aynı zamanda seküler/dünyacı bir medeniyettir.
Çağdaş Küresel İngiliz Yahudi Medeniyetinin ortaya çıkışını ve bu medeniyetteki İngiliz Yahudi ittifakını ise Sayın Duralı şu şekilde açıklamaktadır: “İngiliz kültürü, ticaret geleneğini ‘mal para’ takasından kurtarıp ‘para para’ takasına dönüştürmeye muvaffak olmuş, böylece İngiliz kültürü baskın ve etkili bir kültür olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Parayı hayatın bizzat merkezine çekerek, bütün işlemleri para etrafında döndürmek sûretiyle İngiliz kültürü karşımıza yepyeni bir tablo çıkarmaya başlıyor. Kendi başına buyrukluğu ve girişimciliğiyle temayüz eden ve tarihî şartların beraberinde getirdiği Yahudi sermayesini de yanına alan -1492’den itibaren İspanya’dan kovulan Yahudiler İngiltere’ye gidiyorlar ve beraberlerinde taşıyabildikleri kadar parayı götürüyorlar ama daha önemlisi para kazanma yöntemini götürüyorlar. Böylece Yahudiler, -İngiliz’in girişimciliğini para ile destekliyorlar- İngiliz kültürü 18. yüzyılın ortalarından itibaren medeniyet boyutlarını kazanmaya yüz tutmuş, 19. yüzyılın ikinci yarısıyla birlikte başlı başına dünya çapında bir medeniyet haline gelmiştir. İngiltere, bu kültürünü/ideolojisini sömürgelerinden başlayıp yeryüzünün dört bir bucağına emperyalizm yoluyla yaymış, bunun neticesinde ortaya çıkan çağdaş medeniyete ‘Küresel İngiliz Yahudi Medeniyeti’ diyoruz.
İşte bugün dahi içerisinde yaşadığımız medeniyet, bu Çağdaş Küresel İngiliz Yahudi Medeniyetidir. Bu medeniyet, her şeyimizi belirleyen; tek tip düşünmemizi, yaşamamızı, yememizi içmemizi velhasıl her şeyimizi tek tipçiliğe indirgeyen medeniyettir.”
Yukarıda nasıl ortaya çıktığını gördüğümüz Çağdaş Küresel İngiliz Yahudi Medeniyeti, Yeniçağ Dindışı Batı Avrupa Medeniyetinin tabiî bir uzantısı ve devamıdır. Çağdaş Küresel İngiliz Yahudi Medeniyeti de Yeniçağ Dindışı Batı Avrupa Medeniyeti gibi dini reddeden; aklı, parayı/sermayeyi, deneyi ve mekaniği/makineyi esas alan seküler/dünyaperest bir medeniyettir. Bu bağlamda bu medeniyetin dünya görüşü, maddî ilişkiler ağından ibarettir.
Özetle Sayın Duralı, kitabında “Çağdaş Küresel Medeniyet” denilen oluşumun temelinde İngiliz-Yahudi ittifakının yattığını, bu medeniyetin kültür boyutunu İngilizin, mâlî sermaye boyutunu ise Yahudilerin oluşturduğunu belirtmekte; bu medeniyetin orijininin dindışı olduğunu; emperyalist, pozitivist, seküler/dünyacı ve kapitalist bir düşünceyi esas aldığını belirtmektedir. Yine Sayın Duralı’ya göre haklı olarak, bu ideolojiler daire daire iç içedirler ve birbirlerinden beslenip birbirlerinin destekçisidirler; bu ideoloji/ideolojiler özünde vahiyle çatışan nitelikler taşıdığı için, birçok noktada İslam imanıyla tezat teşkil etmektedirler.